Vavien, senaryo ve oyunculuk açısından Türk sinemasının yüzakı bir film, henüz seyretmediyseniz, aşağıdaki spoilerları okumayın derim. Taylan Biraderler’in Coen’lere benzetilmesi geyiğinden pek hazzetmiyorum, ama bu lafın sebepsiz yere üretildiğini de iddia edemem: Engin Günaydın bir röportajında, Fargo’ya duyduğu hayranlığı ve bu filmin hikayesinin ona benzediğini söylemişti. Yine de Vavien’i, taşrada sıkışmış insanın kötücüllüğünü anlatığı için, mizah damarı kuvvetli Demirkubuzvari bir film olarak görmek istiyorum. Filmde, sadece bu ülkede olacağına inandığınız bir sürü sahne var, uzun süre sonra içilen ilk sigara gibi, kısa mesajdaki kablo esprisi “şerrrefsizim benim aklıma gelmişti”, pavyon sahnelerindeki replikler de kült olmaya aday… Sonunun hakkınca bağlandığını düşünmesem de, oyunculukların tamamı şahane: Binnur Kaya, Engin Günaydın hatta bu ikilinin kankası İlker Aksum ve Üç Maymun’dan hatırladığımız Ercan Kesal dahil herkes döktürüyorlar. Benim için eşitler arasında birinciyse, Settar Tanrıöven.
Bu adamın oynadığı ve benim kafamda yer etmemiş bir film/dizi hatırlamıyorum: Eşkıya’da ibne otel pansiyoncusu, Alacakaranlık’ta Uğur Yücel’in kankası, Yazı Tura’daki psikopat pezevenk, Takva’da Vakit okuru manifaturacı, Kader’de Bekir’in mazbut babası, Polis’te eski polis –göründüğü sahnenin birinde ettiği küfürün içtenliği hala hatırımda- ve tabi ki hepimizin onu ilk kez gördüğü, Bir Demet Tiyatro’daki Saldıray Abi gibi… Bunların hepsinde yan rollerde görev alıp karakterini seyircinin hafızasına kazımayı başarmış biridir Settar Tanrıöven. Bu haliyle, ilk başrolünü çok geç alan bir başka efsane komedi oyuncusu Şener Şen’e benzetiyorum onu, ve yalnız ve güzel ülkemde yaşamamış olsa, ününün çok başka yerlerde olacağı insanlar listesine ilk sıralardan gireceğini düşünüyorum… Bu filmdeki rolünün, izlediğim diğer filmdeki rollerinden daha ön planda olmasının da etkisiyle, şahane oyunculuğunu uzun uzun izleme fırsatımız oluyor, kahvede kardeşine verdiği akıldaki inandırıcılığı, itiraf sahnesindeki reaksiyonunu, Neşet Usta’yı izleyip attığı saz solosunu tekrar tekrar izleyebilirim. Marifet iltifata tabiymiş, Settar Tanrıöven, küçük büyük her role kendi nefesini üfleyen bir karakter oyuncusu olarak, kendi Yavuz Turgul’unu bekliyor.
Bu adamın oynadığı ve benim kafamda yer etmemiş bir film/dizi hatırlamıyorum: Eşkıya’da ibne otel pansiyoncusu, Alacakaranlık’ta Uğur Yücel’in kankası, Yazı Tura’daki psikopat pezevenk, Takva’da Vakit okuru manifaturacı, Kader’de Bekir’in mazbut babası, Polis’te eski polis –göründüğü sahnenin birinde ettiği küfürün içtenliği hala hatırımda- ve tabi ki hepimizin onu ilk kez gördüğü, Bir Demet Tiyatro’daki Saldıray Abi gibi… Bunların hepsinde yan rollerde görev alıp karakterini seyircinin hafızasına kazımayı başarmış biridir Settar Tanrıöven. Bu haliyle, ilk başrolünü çok geç alan bir başka efsane komedi oyuncusu Şener Şen’e benzetiyorum onu, ve yalnız ve güzel ülkemde yaşamamış olsa, ününün çok başka yerlerde olacağı insanlar listesine ilk sıralardan gireceğini düşünüyorum… Bu filmdeki rolünün, izlediğim diğer filmdeki rollerinden daha ön planda olmasının da etkisiyle, şahane oyunculuğunu uzun uzun izleme fırsatımız oluyor, kahvede kardeşine verdiği akıldaki inandırıcılığı, itiraf sahnesindeki reaksiyonunu, Neşet Usta’yı izleyip attığı saz solosunu tekrar tekrar izleyebilirim. Marifet iltifata tabiymiş, Settar Tanrıöven, küçük büyük her role kendi nefesini üfleyen bir karakter oyuncusu olarak, kendi Yavuz Turgul’unu bekliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder