3 Mart 2010 Çarşamba

İyilerin gerçeği, kötülerin oyunu...

O gün yine havadan sudan bir muhabbet açıldı onunla... Beni benden alan ses tonu, her tarafından samimiyet fışkıran tatlı cümleleri, böyle güzel bir kızın aynı zamanda gerçek olamayacak kadar iyi bir insan olması, hayatımın dumurunu yaşatıyordu bana. Mantığım "bi yerlerde bi hata olmalı" diye bas bas bağırıyordu...

Belki de bu yüzden elimden geldiğince tersledim onu her fırsatta. Katlanamıyordum, kayboluyordum karşısında belli ki. Fark etmesin istedim. Bütün gün bunu düşündüm sonra. Son dönemde hayatıma sokmamaya çalışıyorum iyi insanları. Önceleri çekici gelmediğini sanırdım iyilerin, iyiler can sıkardı çünkü. Oysa bir kız "kötü" oldu mu, hani elde edilemeyen, pırıl pırıl parlayan, yukarlarda bir yerlerde duranlar var ya, işte oralara ulaşmak daha çok tatmin ediyor beni sanırdım. Şimdilerde farklı bakıyorum hayata... İyilerden kaçışımın sebebi, o güzelliği, o saflığı kirletmek istemeyişim belki de. Bırakayım hak ettikleri mutluluğu yakalasınlar (Belki de çoktan yakaladılar)

Böylelikle kendi ligime döndüm yine, yine en iyi yaptığım şeyi yapmaya söz verdim.

Tom Bishop: Ah, Jesus Christ, you just... You don't just trade these people like they're baseball cards! It's not a fucking game!
Nathan Muir: Oh, yes it is. It's exactly what it is. And it's no kid's game either. This is a whole other game. And it's serious and it's dangerous. And it's not one you want to lose.
Ve şimdi eskisinden çok daha mutluyum ;)

Farz edelim ki, konuştuğum bu kızın adı Aysel olsun ve lise hatıralarından kalma bu şiir de ona gelsin:


Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.

Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Aysel git başımdan istemiyorum.


Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını

Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,

hiçbir dakikamı yaşayamazsın.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Benim için kirletme aydınlığını,

hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim


Islığımı denesen hemen düşürürsün,

gözlerim hızlandırır tenhalığını

Yanlış şehirlere götürür trenlerim.

Ya ölmek ustalığını kazanırsın,

ya korku biriktirmek yetisini.

Acılarım iyice bol gelir sana,

sevincim bir türlü tutmaz sevincini.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim.

Ümitsizliğimi olsun anlasana

hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.


Sevindiğim anda sen üzülürsün.

Sonbahar uğultusu duymamışsın ki

içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,

uzak yalnızlık limanlarına.

Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,

Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.

Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.

Sakın başka bir şey getirme aklına.

Aysel git başımdan ben sana göre değilim,

ölümüm birden olacak seziyorum,

hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Aysel git başımdan seni seviyorum...

3 yorum:

  1. ya bir süredir bu şiirle ilgili bir şey yazmaya çalışıyorum ben, pis adam! :)

    YanıtlaSil
  2. yazdım, geçti gitti, başka şiir bul kendine :))

    YanıtlaSil
  3. Şiir dinletisindeki güzel şiirlerden biriydi.. Her ne kadar Kemal yanlış tonlasa da.. :)
    Metus'un yazılarına alışmışım, metus diye okudum, yorumlardan eyesman olduğunu gördüm, şaşır"ma"dım..

    YanıtlaSil